Benim Tatilim

FETHİYE KORDON

Kordon spor yapandan piknik yapana, köpek gezdirenlerden balık tutanlara Fethiyelilerin ortak yaşam ve nefes alma alanı… Hava sıcak olduğu için genelde akşam saatlerinde hareketleniyor.  Eğer ağır bir yemek üzeri yürüyüş ihtiyacı hissederseniz siz de uğrayabilirsiniz.

PASPATUR ÇARŞISI

Paspatur ve çevresi eski Fethiye’nin olduğu yer. Burada restore edilmiş ahşap cumbalı eski Fethiye evlerini görebilir, hediyelik eşyacılar, kuyumcular, lokumcular, halıcılarla dolu otantik Paspatur Çarşısı’nı ve gezebilir, cafelerinde bir şeyler içebilir ve hala renkli şemsiyelerle fotoğraf çekilmekten sıkılmadıysanız asıl adı 95. sokak olan Şemsiyeli Sokak’ta fotoğraf çekilebilirsiniz. 

BALIK PAZARI

Bir akşam yemeğinizi bir Fethiye klasiği olan Balık Pazarı’na ayırabilirsiniz. Balık Pazarı sadece bir balık hali değil. Fethiye’de akşam yemeklerinin en popüler adresi. Sıkışık meyhaneleri, cıvıl cıvıl atmosferi, 12 ay boyunca her zaman dolup taşan masaları ile Asmalı Mescit’in özlenen günlerini hatırlatıyor. Yemek öncesinde birkaç saat ayırıp Fethiye merkezdeki gezilecek yerleri görüp, geceyi burada noktalayabilirsiniz.Önce balıkçıların tezgahlarından balığınızı seçiyor, sonra da  pazar alanındaki sıra sıra restoranlardan birine oturup, satın aldığınız balığı pişirtip, mezenizi ve içkinizi söylüyorsunuz. Siparişlere ek olarak hepsi bir miktar balık pişirme parası da alıyor.

ARKEOLOJİ MÜZESİ

Fethiye çevresindeki antik kentlerden çıkan, M.Ö. 3000 yılından Bizans dönemine uzanan tarihi eserler, arkeolojik ve etnografik buluntular Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Müze kış aylarında her gün 08.00-17.00 saatleri arasında ve yaz aylarında ise 08.00 – 19.00 saatleri arasında açık.

AMİNTAS KAYA MEZARI

Fethiye’nin tarihi sembollerinden biri olan, Likya döneminden (MÖ 4. yüzyıl) kalma, statüsü yüksek kişiler için kayalara oyularak yapılan Amintas Kaya Mezarları da aynı şekilde merkezdeki bir yamaçtan  aşağıya konu komşuyu seyrediyor. Düşünsenize, çoğu insan evinin camından baktığında komşusunun  gözlerini kanatan “depo” balkonunu görürken, bazı Fethiyeliler de bu harika eseri görüyorlar.

ÇALIŞ PLAJI VE ŞÖVALYE ADASI

Sahil yolu boyunca sıra sıra oteller, restoranlar gibi çeşitli işletmeler uzanıyor. Dolayısı ile gecesi de gündüzü ayrı hareketli.

Şövalye Adası ise Çalış Plajı’nın tam karşısında bulunan, zamanında Rodos Şövalyeleri’nin yaşadığı, ismini de buradan alan yerleşime açık bir ada. Çalış Plajı’ndan adaya tekne ile geçebiliyorsunuz. Adada restoranlar, plaj işletmeleri ve oteller var.

KAYAKÖY

Kayaköy mutlaka ama mutlaka Fethiye’de gezilecek yerler listenize almalısınız. Hissi, görselliği, tarihi, turist yoğunluğunun daha az olması ile en sevdiğimiz yerlerden oldu. Köy, Rumlar tarafından 18. yüzyılda Likya kalıntılarının üzerine kurulmuş. O zamanlar adı Levissi’ymiş. Mübadele öncesinde buranın nüfusunun kaç olduğuna dair söylemler farklılaşıyor: 3.000 diyen de var, 10.000 de. 

AF KULE MANASTIRI

Tarih meraklıları Kayaköy’e gelmişken Af Kule Manastırı Harabeleri’ne yolunu düşürebilir. Ayrıca harika bir manzarası var ve çok güzel kareler veriyor. Manastırın, Ayios Elefterios adlı bir keşiş tarafından yaptırıldığı ve keşişin ömür boyu burada çile çektiği söyleniyor. Ulaşımı biraz zor ama işaretleri takip ettiğinizde sorun olmayacaktır. Arabanızı bir yerden sonra park edip yürümeniz gerekiyor. 

DAR BOĞAZ

“Uzak olsun, ulaşımı zor olsun, yeter ki insanlar olmasın” diyenlerdenseniz Gemiler Koyu’una yakınlarındaki Dar Boğaz’a gitmeyi düşünebilirsiniz. Arabayı park ettikten sonra orman içinden yarım saat kadar yürüyerek bu sırt sırta vermiş iki koyun bulunduğu buruna geliyorsunuz.

GEMİLER ADASI

Eski ismi ise Aya Nikola Adası. İsmini, üzerindeki Noel Baba olarak bilinen, Hristiyanlığın 11 havarisinden biri olan Aziz Nikolas’a adanmış kiliseden alıyor. Bizans Dönemi’nde önemli dini merkezlerden biriymiş. Halen de Hristiyanların hac noktalarından biri ve ören yeri statüsünde. Burada freskleri bozulmadan günümüze gelmeyi başarmış Bizans ve Erken Hristiyanlık Dönemi kilise kalıntıları bulunuyor. Kayaköy’ü de buradan göçen Rumların kurduğu düşünülüyor.

Ölüdeniz’den ve Gemiler Plajı’ndan kalkan teknelerle sağlanıyor. Tüm ada yürüyerek gezilebilecek büyüklükte. Adayı çevreleyen sular, denizi ve su altındaki harabeleri müthiş olduğu için sık sık teknelerin uğrak noktası.

BABADAĞ

Türkiye’nin en ama en güzel manzaralarından birisi Babadağ’da. Göcek’e kadar ada, burun, dağ, ne varsa önünüze seriliyor ama maalesef lagün buradan görünmüyor. Özellikle de gün batarken manzarası dudak uçuklatacak güzellikte. Birkaç sene öncesine kadar burada herhangi bir tesis yoktu. Yamaç paraşütçülerinin atladığı bir tepeden ibaretti. Sonra teleferik yapılmasına ve zirveye birkaç tesis açılmasına karar verildi. Türkiye’de alakalı alakasız her yere bir teleferik yapıldığı için önyargı ile yaklaşabilirsiniz ama emin olun görmeye değer bir manzarası var.

ÖLÜDENİZ – KIDRAK TABİAT PARKI

Upuzun Ölüdeniz Plajı’ndan ve yemyeşil ormanlarların kucakladığı lagünden oluşan kareyi görmeyen yoktur herhelde. Evet, Ölüdeniz – Kıdrak Tabiat Parkı gerçekten kuş bakışı olarak çok fotojenik bir yer, müthiş bir doğa harikası.

FARALYA

Faralya, Kelebekler Vadisi ve Kabak Koyu arasında kalan bölge. Resmiyette Uzunyurt diye geçiyor ama dillere daha çok Faralya olarak yerleşmiş. Bu bölge plajsız olması, daha çok fotoğraftaki gibi kayalıklardan oluşması sebebiyle uzun süre turizm yatırımı almamıştı. Bu dezavantaj gibi görünen bu durum uzun vadede bir avantaja döndü. Kalabalıklardan kaçmak isteyenlerin, civcivli sokaklar yerine deniz manzaralı sakin oteller arayanlarin tercihi haline geldi.

KELEBEKLER VADİSİ

Kartpostallık güzelliğinin, masmavi sularının yanında burayı çok özel bir yer yapan bir şey de vadiye ismini veren kelebekleri. Akdeniz deniz seviyesi kelebeklerinin neredeyse tamamını (80 çeşidini) burada gözlemlemek mümkün. Özellikle de haziran ve ekim ayları arasında kaplan kelebeği koloniler halinde bulunuyor. Bu çeşitliliğin sebebi vadinin dik yarığının ve içindeki şelalenin yarattığı nemli ortam ve bitki çeşitliliği. Neyse ki vadiyi 1995’te birinci derece sit alanı ilan ederek korumaya almışlar.

Vadi yerleşime kapalı olduğu için sadece çadırda ve ahşap evciklerde konaklamak mümkün. 

SAKLIKENT KANYONU

Kanyon;  yaklaşık 18 kilometre uzunluğu, 200 metreyi bulabilen yüksekliği, daracık geçişleri, etrafına kurulmuş köyleri ile çok özel bir yer. Yanınıza suya girebilen bir yürüyüş ayakkabısı ya da outdoor tipi sandalet alın. Buz gibi suyun içine girip etrafınızdaki şelaleleri ve yer şekillerini görmek kesinlikle burada yapılacak en güzel şeylerin başında geliyor. 

KABAK KOYU

Kabak son 10 yılda popülerlikte Kelebekler Vadisi’ni geçerek zirveye oturdu. Kelebekler Vadisi kadar pitoresk bir koy değil ama  oraya kıyasla daha geniş konaklama, eğlence, yeme-içme imkanları sunuyor. Sırt çantalı gezginler, sanatçılar gibi daha hippie ruhlu insanlar geliyor. 

MONTANA TEPESİ

Bu tepeye çıkmanın en güzel zamanı gün batımıdır. Gün batımında çıktığınızda görsel olarak güzel kareler yakalayıp bu anları ölümsüzleştirebilirsiniz. Fotoğraf çekinmeyi seviyorsanız eğer burası tam da sizlere göre bir yer.

Montana Tepesinde kafe yada restoran bulunmamaktadır. Buraya gelirken hazırlıklı gelmenizi tavsiye ederiz. Evinizden gelirken bir piknik sepeti hazırlamakta fayda var. Emin olun buna değer…

TLOS ANTİK KENTİ

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan, M.Ö 14 yüzyıl civarında kurulmuş Tlos Antik Kenti’nin Likya şehirleri arasında en büyüğüymüş. Hatta bu sebeple şehir denmiyor, “Likyalıların ülkesi” olarak bahsediliyormuş. Diğer önemli özelliği de kanatlı at Pegasus ile kahramanı Bellerophontes’in burada yaşadığına inanılması. İçinde Kronos Tapınağı, tiyatro ve stadyumu, büyük ve küçük hamamı, Nekropol alanı var. Yamaçlara oyulmuş kaya mezarların içine girerek gezbiliyorsunuz. 

Yardıma mı ihtiyacınız var? Şimdi bir WhatsApp mesajı gönderin

Aşağıdaki temsilcilerimizden birine tıklayın

Nihat H.
Nihat H.

Satış Sorumlusu

Çevrimiçi

Çevrimdışı